Hollanda’daki Athenaeum-Polak & Van Gennep yayınları Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü çevirme teklifini getirdiğinde fazla zorluk çekeceğimi düşünmüyordum. Huzur romanını da çevirmemi isteyen yayıncı, Tanpınar’ı hiç bilmeyen Hollandalı okurlara Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanı ile tanıtmaya karar vermişti. Kurgusu, kahramanların ele alınışıyla Batı edebiyatına daha yakın olan Huzur, 2013 yılının Ocak ayında Hollanda’da Tanpınar’ın ikinci romanı olarak çıkacak. Nehir gibi akan uzun cümleleri, ağdalı Osmanlıca sözleri, üst üste yığılmış benzetmeleriyle dolup taşan Huzur’un yanında Saatleri Ayarlama Enstitüsü beni aşırı zorlamaz diye düşünüyordum.

Fakat çevirisine bir kere başladıktan sonra tahmin ettiğimden zor olduğunu itiraf etmem uzun sürmedi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü Hollandacaya aktarmak bir yanıyla bir şeftali yemeye benziyordu. İnce kabuğunu kolayca delip ilk lokmaları zorlamadan koparırsınız, sonra dişleriniz taş gibi bir çekirdeğe saplar.

Türkiye’den bir arkadaşım, ‘Yazar, bizi kahkahalara boğmasa da romanı okurken yüzümüzde içten bir tebessüm olur hep,’ diye tarif ediyordu okuma tecrübesini. Bu ironi kısmen Tanpınar’ın, Türkiye’nin yakın tarihine, Cumhuriyet dönemindeki inkılâplara yaptığı göndermelerden kaynaklanıyor. Okurun bunlardaki mizahı kavrayabilmesi için Türkiye’nin tarihi konusunda az çok bilgi sahibi olması şart elbette. Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş dönemi esnası ve sonrasında olup bitenlere çok aşina olmayan Hollandalı okurlar için romana bir sonsöz yazıp Saatleri Ayarlama Enstitüsü hakkında yapılabilecek yorumları sadece dönemsel bir okumaya indirgemeksizin kitabın belli bölümlerinin tarihsel göndermeler olarak da okunabileceğine dikkat çekmeye çalıştım. Fakat bunun yanı sıra, özellikle romanın birinci yarısında hissedilen başka türlü, Türkiye’de hem günlük konuşmalarda hem edebiyatta canlı olan, hafifçe bürlesk hikâyeleri andıran bir ironi daha var. Günümüzün Hollandalı okurunun gözüyle baktığımızda ise mazide kalmış edebiyat türlerini hatırlatan bu üsluba Hollandacada uygun düşecek bir ses tonu bulmak oldukça zor oldu.

Şimdi hemen Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün metnine bir giriş yaptık da… Aslında Tanpınar’ın bu romanını çevirmemi zorlaştıran bambaşka ve bir yönüyle daha öncelikli bir sorun daha vardı – eski, klasik edebiyat metinlerin çevirilmesinin temelinde yatan, aynı zamanda, benim bildiğim kadarıyla, çok da dile getirilmeyen bir mesele. Bugün hazır bu kadar akademisyen ve Tanpınarsever arasındayken bu konuya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Malumunuz, biz çevirmenlerden ‘ne yazıyorsa onu çevir’ diye buyuran beylik sözünün yerine getirilmesi bekleniyor. Çeviri işinin esası açısından zaten çok sorunlu olan bu söz, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün çevrilme sürecine uygulanınca apayrı bir boyut daha kazanır: kaynak metinde ne yazıyordu acaba?

Bilindiği gibi Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün baskı tarihi oldukça karışık. Roman 1954 yılında gazetede tefrika olarak çıktıktan sonra, Tanpınar, günlüklerinden anlaşıldığı gibi uzun süre eserini kitap haline getirmeyi düşünüyordu. Ancak yeterince zaman bulamamış, kitap formatının gerektireceği değişiklikler, eklemeler, çıkartılacak bölümler konusunda da kararsız kalmış. Sonuçta asistanı Turan Alptekin’in yardımıyla hazırladığı roman tefrikadan ancak yedi yıl sonra, 1961 yılında, Remzi Yayınevi’nden çıktı. Tanpınar’ın ölümünden sonra ise Yapı Kredi ve Dergâh olmak üzere iki yayınevinden romanın birer baskısı daha çıktı.

Remzi, Yapı Kredi ve Dergâh’ın hazırladığı üç baskı birbirinden farklı. Noktalamasında farklılıklar görüldüğü gibi, bir baskıda tek paragraf şeklinde verilen bir parça bir başka baskıda ikiye bölünmüş olabiliyor, baskıların birinde yer alan bir cümle bir diğerinde hiç bulunmayabiliyor. Üç farklı yayınevinden çıkmış baskıların tarihçeleri, nasıl hazırlandıkları, hangi metne dayandıklarına dair ne bu kitaplarda ne de başka yerde bir bilgiye ulaşamayınca çeviriye üçünden hangisinin esas alınacağı konusu oldukça çetrefilli bir meseleye dönüştü.

Tanpınar’ın bu romanının Türk edebiyatındaki önemi tartışılmaz. Bundan sonra birçok yabancı dile çevrileceği muhtemel. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün titiz ve eleştirel bir baskısı hazırlansa, hem Türkiye’de hem de yurtdışında yaşayan okurları için ne iyi olurdu.

 

İstanbul’da 1-2 Kasım 2010 tarihlerinde düzenlenen Tanpınar Sempozyumu Çevirmenler paneli için hazırlanan metnin değiştirilmiş hali

 

Ahmet Hamdi Tanpınar, Het klokkengelijkzetinstituut [‘Saatleri Ayarlama Enstitüsü’]. Amsterdam: Athenaeum-Polak & Van Gennep, 2009. Türkçe aslından çeviren: Hanneke van der Heijden.

 

Website van Hanneke van der Heijden, literair vertaler – over de literaire wereld in Turkije, over vertalen, en met fragmenten gepubliceerde en ongepubliceerde vertalingen uit het Turks.

WOORDENWOLK